Yöneticilik Kendinden İyilerini Yetiştirmektir
Şirketin büyümesi, yetenek yönetiminin başarısına yakından bağlı.
MESS Yönetim Yayınları arasında yayınlanan Gün Gün Drucker kitabında, modern yönetimin babası Drucker örgüt ruhunu iki deyişle özetler.
Bunlardan biri Andrew Carnegie'nin mezar taşında yazılı olan şu sözlerdir:
'Burada yatan insan / Bilirdi /Hizmetine sokmayı / Kendisinden / Daha iyi insanları'
Devamı...
MESS Yönetim Yayınları arasında yayınlanan Gün Gün Drucker kitabında, modern yönetimin babası Drucker örgüt ruhunu iki deyişle özetler.
Bunlardan biri Andrew Carnegie'nin mezar taşında yazılı olan şu sözlerdir:
'Burada yatan insan / Bilirdi /Hizmetine sokmayı / Kendisinden / Daha iyi insanları'
Devamı...
Türkiye girişimci dostu değil
24 ülkede 24 bin 537 kişiyle görüşüldü ve yeni bir iş kurmanın ne kadar zor olduğu soruldu
BBC’nin Globescan anket şirketiyle yaptığı araştırma, Endonezya’nın en çok "girişimci dostu kültüre" sahip ülke olduğunu ortaya çıkardı. Endonezya’yı ABD, Kanada, Hindistan ve Avustralya takip etti.BBC’nin Globescan anket şirketi işbirliği içinde yerel anket şirketlerini katarak yaptığı araştırmada, 24 ülkede 24 bin 537 kişiyle görüşüldü. Görüşülen kişilere, "ülkede yaratıcılığa/innovasyona (yeniliğe) değer verilip verilmediği", "ülkede kendi işini kurmanın ne kadar zor olduğu", "kendi işini kuranlara verilen değer" ve "kişilerin fikirlerini ne derece uygulamaya koyabildiği" soruları yöneltildi. Devamı
BBC’nin Globescan anket şirketiyle yaptığı araştırma, Endonezya’nın en çok "girişimci dostu kültüre" sahip ülke olduğunu ortaya çıkardı. Endonezya’yı ABD, Kanada, Hindistan ve Avustralya takip etti.BBC’nin Globescan anket şirketi işbirliği içinde yerel anket şirketlerini katarak yaptığı araştırmada, 24 ülkede 24 bin 537 kişiyle görüşüldü. Görüşülen kişilere, "ülkede yaratıcılığa/innovasyona (yeniliğe) değer verilip verilmediği", "ülkede kendi işini kurmanın ne kadar zor olduğu", "kendi işini kuranlara verilen değer" ve "kişilerin fikirlerini ne derece uygulamaya koyabildiği" soruları yöneltildi. Devamı
İşsiz ordusu 61 bin patron yarattı
İşsizliğin yoğun olduğu 2006-2009 döneminde işsizler ordusu, 60 bin kişinin patron olmasını sağladığı. Bu dönemde Türkiye genelinde 61 bin kahve açıldı. Hizmetler sektörünün en gözde grubunu bakkallar, kahveler ve kuaförler oluşturdu.
İşsizler ve emeklilerin ikinci adresi sayılan kahveler, işsizliğin tavan yaptığı bu yıllarda en gözde ‘ikinci meslek’ grubunu oluşturdu. 2006 ve 2007 yıllarında işsizlik oranları yüzde 9.9 iken; küresel krizin başladığı 2008 yılında yüzde 11’e ulaşmıştı. İşsiz sayısı da 2 milyon 300 binden 2 milyon 611 bine çıkmıştı. Krizin etkisinin en fazla hissedildiği 2009 yılında ise işsizlik oranı yüzde 14’e tırmanmış, işsiz sayısı da 3 milyon 471 bin ile rekor kırmıştı.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) verilerine göre bu dört yıllık dönemde en fazla işyeri açılan ikinci meslek kolu kahvecilik oldu. 4 yılda 60 bin 842 kahve açılırken, kapanan kahve sayısı da 34 bin oldu. Böylece Türkiye genelinde 2009 sonu itibariyle kahve sayısı 109 bin 300’e ulaştı.
ŞİMDİ DE KAPANIYOR
Türkiye’de en fazla üyesi bulunan İstanbul Kahveciler Odası Başkanı Sadık Özpolat, kahveye daha çok işsizlerin ve emeklilerin geldiğini söyledi. 2006-2009 döneminde kahve sayısında patlama olduğunu ancak 2009 yılı Temmuz ayında başlayan sigara yasağına dikkat çekti. Yasak nedeniyle bu kez de kapanan kahve sayısında patlama yaşandığını belirten Özpolat, son dönemde sadece 360 adet yeni kahve açılırken 6 bin 500 tanesinin kapandığını söyledi.
BAKKAL AMCA AÇIYOR KAPIYOR
4 yıllık dönemde en fazla işyeri açılan meslek kolu ise bakkal, bayi, büfecilik oldu. Yaklaşık 92 bin yeni bakkal, bayi, büfe açılırken; 75 bin tanesi ise kapısına kilit vurdu. Böylece Türkiye genelinde bakkal, bayi, büfe sayısı 239 bin 500 oldu.
KADINLAR VAZGEÇMİYOR
Hala en gözde meslekler içinde yer alan grubu ise ‘kuaförlük’ oluşturuyor. Bu dönemde 13 bin 400 kişi dükkanını kapatırken; 29 bin 400 kişi açmak için başvurdu. Böylece Türkiye’de kuaför sayısı 78 bini aştı.
Yıldızı parlayan bir diğer grup ise servis aracı işletmeciliği oldu. Bu dönemde 21 bin 130 kişi servis tescili için başvururken, belgesini iptal ettirenlerin sayısı 6 bin 400’de kaldı. Toplam işletme belgesi sahibi ise 42 bine yaklaştı.
ŞOFÖRLÜKTE KIRMIZI ALARM
TESK verileri incelendiğinde bazı meslek gruplarında ise ciddi azalma dikkat çekiyor. Aynı dönemde sadece 558 kişi ‘şoforlük’ tescil belgesi alırken; 34 bin kişinin bu belgesini iptal ettiği görülüyor.
Fabrikasyon mobilya üretimiyle birlikte talep daralması yaşayan bir diğer meslek grubu ise marangozluk. Bu dönemde 4 bin marangoz dükkan açarken; 6 bin 400 tanesi kapatmak için başvurmuş.
Her geçen gün azalan bir diğer meslek grubu ise ‘terzilik’. Dört yıllık dönemde 5 bin 334 tane terzi dükkanı açılırken; 6 bin 383 tanesi kapatmak için başvurmuş.
Elektrik, elektronik tamir ve bakım ustalığı da sayısı azalan meslekler içinde yer alıyor. 5 bin 200 tanesi açmak; 6 bin 200 tanesi ise kapatmak için başvurmuş.
İşsizler ve emeklilerin ikinci adresi sayılan kahveler, işsizliğin tavan yaptığı bu yıllarda en gözde ‘ikinci meslek’ grubunu oluşturdu. 2006 ve 2007 yıllarında işsizlik oranları yüzde 9.9 iken; küresel krizin başladığı 2008 yılında yüzde 11’e ulaşmıştı. İşsiz sayısı da 2 milyon 300 binden 2 milyon 611 bine çıkmıştı. Krizin etkisinin en fazla hissedildiği 2009 yılında ise işsizlik oranı yüzde 14’e tırmanmış, işsiz sayısı da 3 milyon 471 bin ile rekor kırmıştı.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) verilerine göre bu dört yıllık dönemde en fazla işyeri açılan ikinci meslek kolu kahvecilik oldu. 4 yılda 60 bin 842 kahve açılırken, kapanan kahve sayısı da 34 bin oldu. Böylece Türkiye genelinde 2009 sonu itibariyle kahve sayısı 109 bin 300’e ulaştı.
ŞİMDİ DE KAPANIYOR
Türkiye’de en fazla üyesi bulunan İstanbul Kahveciler Odası Başkanı Sadık Özpolat, kahveye daha çok işsizlerin ve emeklilerin geldiğini söyledi. 2006-2009 döneminde kahve sayısında patlama olduğunu ancak 2009 yılı Temmuz ayında başlayan sigara yasağına dikkat çekti. Yasak nedeniyle bu kez de kapanan kahve sayısında patlama yaşandığını belirten Özpolat, son dönemde sadece 360 adet yeni kahve açılırken 6 bin 500 tanesinin kapandığını söyledi.
BAKKAL AMCA AÇIYOR KAPIYOR
4 yıllık dönemde en fazla işyeri açılan meslek kolu ise bakkal, bayi, büfecilik oldu. Yaklaşık 92 bin yeni bakkal, bayi, büfe açılırken; 75 bin tanesi ise kapısına kilit vurdu. Böylece Türkiye genelinde bakkal, bayi, büfe sayısı 239 bin 500 oldu.
KADINLAR VAZGEÇMİYOR
Hala en gözde meslekler içinde yer alan grubu ise ‘kuaförlük’ oluşturuyor. Bu dönemde 13 bin 400 kişi dükkanını kapatırken; 29 bin 400 kişi açmak için başvurdu. Böylece Türkiye’de kuaför sayısı 78 bini aştı.
Yıldızı parlayan bir diğer grup ise servis aracı işletmeciliği oldu. Bu dönemde 21 bin 130 kişi servis tescili için başvururken, belgesini iptal ettirenlerin sayısı 6 bin 400’de kaldı. Toplam işletme belgesi sahibi ise 42 bine yaklaştı.
ŞOFÖRLÜKTE KIRMIZI ALARM
TESK verileri incelendiğinde bazı meslek gruplarında ise ciddi azalma dikkat çekiyor. Aynı dönemde sadece 558 kişi ‘şoforlük’ tescil belgesi alırken; 34 bin kişinin bu belgesini iptal ettiği görülüyor.
Fabrikasyon mobilya üretimiyle birlikte talep daralması yaşayan bir diğer meslek grubu ise marangozluk. Bu dönemde 4 bin marangoz dükkan açarken; 6 bin 400 tanesi kapatmak için başvurmuş.
Her geçen gün azalan bir diğer meslek grubu ise ‘terzilik’. Dört yıllık dönemde 5 bin 334 tane terzi dükkanı açılırken; 6 bin 383 tanesi kapatmak için başvurmuş.
Elektrik, elektronik tamir ve bakım ustalığı da sayısı azalan meslekler içinde yer alıyor. 5 bin 200 tanesi açmak; 6 bin 200 tanesi ise kapatmak için başvurmuş.
Polise Orantılı Tip
Orantısız gücüyle eleştirilen Türk polisine orantılı tip standartı geldi! Sağlık Bakanlığı devreye girdi ve Emniyet'tekilerin artık 'şişko' ya da 'sıska' olamayacağı belirtildi.
Polis Akademisi'ne giriş için gerekli olan boy-kilo oranını gösteren "vücut kitle endeksi" değiştirildi. Böylece daha önce "normal" sayılanlar, yeni oranla "obez", Sağlık Bakanı'nın deyimiyle ise "şişko" durumuna geldi. Polis Akademisi'ne kabul edilecek adaylarda bugüne kadar, "vücut kitle endeksi"nin 15-30 arasında bir rakamda yer alması koşulu aranıyordu. Son yönetmelik değişikliğiyle bu oran, 18-27 bandına çekildi. Bu durumda kadın adaylarda zorunlu olan 1.65 boy için daha önce kabul edilen 80 kilo sınırı, yeni endekse göre en fazla 70 olabilecek. 1.65 boya sahip bir kadın aday 70 kilodan fazlaysa Polis Akademisi'ne kabul edilmeyecek. Erkeklerde alt limit olarak 1.67 boyu kabul eden Akademi, erkeklerde de daha önce 82 kiloyu kabul ederken, şimdi en fazla 75 kiloya onay verecek.
BİRAZ DA KİLO ŞART! Şişmanların yanı sıra "aşırı zayıf ve çelimsiz" kişilerin de polis olmasının önüne geçilecek. Bundan önce 1.65 boyundaki kadın adaylardan 40 kiloya kadar olanları kabul eden Akademi'nin yeni koşuluna göre 1.65 boyundaki bir kadın adayın en az 48 kilo olması gerekecek. Erkeklerde de daha önce 1.67 boyda 41 kilo kabul edilirken, şimdi 50 kilonun üzerinde olmasına bakılacak. Polis Akademesi'nin bu değişikliğe gitmesinde, bazı kadın adayların fazla "hantal" kalması ve erkeklerde de mukavemet isteyen durumları karşılayamayacak ve üniformayı taşıyamayacak kadar zayıf kişilerin bulunmasının etkili olduğu belirtildi.
Polis Akademisi'ne giriş için gerekli olan boy-kilo oranını gösteren "vücut kitle endeksi" değiştirildi. Böylece daha önce "normal" sayılanlar, yeni oranla "obez", Sağlık Bakanı'nın deyimiyle ise "şişko" durumuna geldi. Polis Akademisi'ne kabul edilecek adaylarda bugüne kadar, "vücut kitle endeksi"nin 15-30 arasında bir rakamda yer alması koşulu aranıyordu. Son yönetmelik değişikliğiyle bu oran, 18-27 bandına çekildi. Bu durumda kadın adaylarda zorunlu olan 1.65 boy için daha önce kabul edilen 80 kilo sınırı, yeni endekse göre en fazla 70 olabilecek. 1.65 boya sahip bir kadın aday 70 kilodan fazlaysa Polis Akademisi'ne kabul edilmeyecek. Erkeklerde alt limit olarak 1.67 boyu kabul eden Akademi, erkeklerde de daha önce 82 kiloyu kabul ederken, şimdi en fazla 75 kiloya onay verecek.
BİRAZ DA KİLO ŞART! Şişmanların yanı sıra "aşırı zayıf ve çelimsiz" kişilerin de polis olmasının önüne geçilecek. Bundan önce 1.65 boyundaki kadın adaylardan 40 kiloya kadar olanları kabul eden Akademi'nin yeni koşuluna göre 1.65 boyundaki bir kadın adayın en az 48 kilo olması gerekecek. Erkeklerde de daha önce 1.67 boyda 41 kilo kabul edilirken, şimdi 50 kilonun üzerinde olmasına bakılacak. Polis Akademesi'nin bu değişikliğe gitmesinde, bazı kadın adayların fazla "hantal" kalması ve erkeklerde de mukavemet isteyen durumları karşılayamayacak ve üniformayı taşıyamayacak kadar zayıf kişilerin bulunmasının etkili olduğu belirtildi.
Avrupa'yı şaşırtan 'Türkler' anketi
Avrupa Birliği'nde (AB) Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan çevrelerin kullanmayı çok sevdiği, “Türkiye üye olursa Türkler Avrupa'ya akın eder” tezi bir kez daha çöktü.
AB’nin kamuoyu araştırmalarından sorumlu birimi olan Eurobarometre’nin gençlerle ilgili olarak hazırladığı bir çalışmaya göre Türkler, bir başka Avrupa ülkesinde çalışmak istemiyor.
- Eurobarometre’nin verilerine göre, “Başka bir Avrupa ülkesinde çalışmak ister misiniz?” sorusuna “hayır” yanıtı veren Türklerin oranı yüzde 70. Bu oran, araştırmaya katılan AB üyeleri ve aday ülkeler arasındaki en yüksek oran. Türkiye’yi yüzde 55’le İtalya ve yüzde 53’le Hollanda izliyor. Avrupa’da çalışmak isteyen Türkler’den yüzde 16’sı bunun uzun süreli olmasını, yüzde 12’si ise kısa süreli olmasını tercih ediyor.
- Çalışmada Türkiye’deki gençlerin sadece yüzde 3’ünün yurtdışı eğitimi aldığı belirtildi.
- Gençlerin yüzde 88’i ise üniversite eğitiminin gerekli olduğunu düşünüyor.
- Çalışma, AB üyesi ve AB’ye aday ülkeler ile Norveç’te, yaşları 15 ila 35 arasında değişen 30 bin 312 kişiyle görüşülerek gerçekleştirildi.
AB’nin kamuoyu araştırmalarından sorumlu birimi olan Eurobarometre’nin gençlerle ilgili olarak hazırladığı bir çalışmaya göre Türkler, bir başka Avrupa ülkesinde çalışmak istemiyor.
- Eurobarometre’nin verilerine göre, “Başka bir Avrupa ülkesinde çalışmak ister misiniz?” sorusuna “hayır” yanıtı veren Türklerin oranı yüzde 70. Bu oran, araştırmaya katılan AB üyeleri ve aday ülkeler arasındaki en yüksek oran. Türkiye’yi yüzde 55’le İtalya ve yüzde 53’le Hollanda izliyor. Avrupa’da çalışmak isteyen Türkler’den yüzde 16’sı bunun uzun süreli olmasını, yüzde 12’si ise kısa süreli olmasını tercih ediyor.
- Çalışmada Türkiye’deki gençlerin sadece yüzde 3’ünün yurtdışı eğitimi aldığı belirtildi.
- Gençlerin yüzde 88’i ise üniversite eğitiminin gerekli olduğunu düşünüyor.
- Çalışma, AB üyesi ve AB’ye aday ülkeler ile Norveç’te, yaşları 15 ila 35 arasında değişen 30 bin 312 kişiyle görüşülerek gerçekleştirildi.
BÜYÜYÜNCE NE OLMAK İSTİYORSUN/ YA ŞİMDİ ?
Günümüzde pekçok insan gelecekte umut vadeden meslekler konusunda kararsızlık yaşıyor. İşte size gelecekte yapılabilecek, uzmanların önerdiği işler..
Yazının devamı..
Yazının devamı..
GELECEKTE PARA KAZANDIRACAK MESLEKLER
Son dönemlerde üniversiteli işsizlerin artması, gençleri, sevdiği meslek yerine para kazandıran alanlara yöneltiyor. Bazı mesleklerse popülerliğini koruyor.
Ülkemizin istihdam ve geleceği konusunda ciddi bir planlama yapılamaması yüzünden yüzbinlerce üniversiteli, mezuniyet sonrası iş bulamıyor. Uzmanlar, adayların tercihlerinde istihdam imkanlarını da gözönüne almalarını öneriyorlar. Gençler, tercihlerini yaparken geleceklerini garanti altına alabilecekleri bölümlere öncelik vermeye özen gösteriyor.
Yazının devamı....
Ülkemizin istihdam ve geleceği konusunda ciddi bir planlama yapılamaması yüzünden yüzbinlerce üniversiteli, mezuniyet sonrası iş bulamıyor. Uzmanlar, adayların tercihlerinde istihdam imkanlarını da gözönüne almalarını öneriyorlar. Gençler, tercihlerini yaparken geleceklerini garanti altına alabilecekleri bölümlere öncelik vermeye özen gösteriyor.
Yazının devamı....
Kadınların iş gücüne katılımı neden geriliyor?Son zamanlarda pek çok araştırma ve makalede kadınların iş gücüne katılımında gerilemeler yaşandığı ortaya bahsedilmektedir. Eğitim düzeyinin yükselmesi, özellikle Türkiye'de ekonomik istikrarın sağlanması, evlenme ve çocuk sahibi olma yaşının yükselmesine rağmen kadınların istihdamı her geçen sene gerilemektedir.
Çeşitliliğin katma değerinin yadsınamaz olduğu günümüzde, kadınların bir çeşitlilik malzemesi olarak değerlendirilmesi, kadınları, iş dünyasında farklı olduklarını hissettirmeye devam etmektedir. Farklı olmak duygusu, kadın erkek farketmez, kimini motive kimini demotive eder. Çıkan araştırmalar ile bu hipotezi karşılaştırırsak, farklı olma duygusunun kadınlarda demotivasyona sebep olduğunu göstermektedir Asıl tartışılması gereken konu, yasaların, işverenlerin, ailelerin, eşlerin, toplumun çalışmak isteyen kadını ne derece destekledikleri. Ülkemizde kadınlara yönelik pozitif ayrımcılıkta son yıllarda bazı gelişmeler yaşanıyor ancak birçok açıdan baktığınızda kadının adı hala yok maalesef. Olay sadece aile kurmak veya çocuk sahibi olmak değil, genelde kadının çalışmak istemesi, ve bu istek etrafında gelişen hayatı ve süreç içinde önüne konan gerçek veya sanal engeller. Birçok kadın hem iş hem de ev yaşantısını herhangi bir destek görmeden bir arada yürütmeye çalışmaktan aşırı yorulduğundan artık çalışmamayı tercih etmektedir. İşyerlerindeki erkek çalışan dayanışması kadın çalışanları aynı pozisyon için yarışıldığı zamanlarda geri planda kalmaya zorlamaktadır. Türkiye'de hala kadınlar evlendikten sonra kısa süre içinde hamile kalabilir diye işveren tarafından tercih edilmeyen personel durumundadır ve özellikle çocuk sahibi olduktan sonra geleneksel iş modelleri nedeniyle aile ve iş yaşamlarını birarada ve başarılı bir şekilde yürütmekte çok zorlanmaktadırlar. Part-time çalışma gibi esnek iş modelleri kadınların istihdamını arttırmada Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de faydalı olabilir. Kesin olan şey şu ki, kadınların önce erkeklerin yaptığı gibi kendi hemcinsleri arasında dayanışmayı en az erkekler kadar iyi yapabilmeyi öğrenemeleri gerekiyor. "Erkek gibi" davranmaya çalışmak yerine erkeklerin neden ve nasıl başarılı oldukları konusu üzerinde daha fazla düşünüp olumlu çıkış noktalarını görmeleri ve onları kadın olarak uygulamaya almaları gerekir diye düşünüyorum. "glass ceiling " var ise bunu ortadan kaldıracak olan erkekler değil bizatihi kadınların kendileri olacaktır, olmalıdır. | Ofis hayatında 25 kusurlu hareketKimse iş hayatına bayılmıyor, zaten bin türlü mesele var. Bari birbirimizi yormayalım değil mi? İşte işyerinde çalışma hayatını zorlaştıran 25 hareket tipi:
1. Tepede dikilenler Sessizce gelir ensenize dikilirler. Muhabbet etmek isteseniz uzatmazlar, sırtınızda bir gölge gibi durup bilgisayar ekranınıza bakarlar. Mail’lerimi mi merak ettin? Çalışıyor muyum diye mi bakıyorsun? Çok mu sıkıldın? Derdin ne arkadaşım? 2. Asansörde kilo komiklikleri Çok kişi alan ve her katta durduğu için uzun bir maceraya dönen işyeri asansörlerinde bazı komiklikler lütfen artık yasaklansın. Sonradan binen ‘Beni taşır mı?’ diye sormasın, ‘Gel sen kaç kilosun ki, tüysiklet’ deyip daracık yerde koca koca kahkahalar atmasın. Asansörde kilo polemiği istemiyoruz. 3. Cep telefonunu masada bırakanlar Adı üzerinde ‘cep telefonu’; cepte durması lazım. Ama bazı iş arkadaşlarımız masasının üzerinde bırakıp yemeğe, tuvalete, çaya, kahveye gitmeyi pek sever. Sesten bunalıp açmaya kalksanız, ‘Buyrun bilmem kimin telefonu…’ başlıklı tiyatro başlar. 4. Habire ‘Hadi bir kahve içelim’ diyenler Bu arkadaşlar ya işini erkenden bitiren tezcanlılardır ya da kaytarmanın yolunu bulmuş aylaklar… Tam işinizin ortasında, ‘Hadi bir kahve içelim’ diye tutturur, ‘Şu ara zor’ dediğinizde alınırlar. Günde üç defa olunca, yıpratır. 5. Yüksek sesle müzik dinleyenler Çalışırken müzik iyidir ama bildiğiniz gibi insan evladı cins cins. Birinin hoşlandığı müzikten öbürü hazzetmiyor, birine kısık sesli gelen öbürünün dikkatini dağıtıyor. Aphex Twin’le Ferdi Tayfur’un ayrı köşelerden çaldığı bir ofise de tımarhane diyoruz. 6. Topuklu ayakkabı zulmü Yakışana güzel oluyor, beceren çok da şahane yürüyor. Ama bu topuklu ayakkabıda asıl mesele, yer karolarında çıkardığı o sinir bozucu takırtı. Kafayı bir kere bu seslere taktınız mı, tozuttunuz demektir. Çünkü bir günde topuklu giyen kadın sayısı hiç de o kadar az olmuyor. 7. Oksijen istiyoruz Bütün kötülüklerin anası nedir? Oksijensizlik. Ofis binaları genelde camları açılmayan plaza binalarıdır. Ciğere çekilen şey, bir aletin pompaladığı oksijen olur böylece. Bazı günler bu miktarın azaldığını hissedersiniz. İşte o depresyon sandıklarınız var ya, bazıları tamamen bu yüzden! Devamı... |